Herkese Merhaba,
Bu haftasonu eğlencem televizyondaki gezi programlarını izlemek oldu, sanmayın sakın gezdim, gördüm ve bilgilendim, aksine gezerken programı sunan orta okul yada hadi kötümser olmayayım lise ikinci sınıf seviyesinde ingilizce konuşmaya çalışan hatta papağan gibi bazı kalıp cümleleri öğrenmiş olan sunuculara gülmekle geçti.
Allahım nedir bunlar, iki hatta üç farklı kanalda birbirleri ile yarış halindeler sanki, hangimiz daha ilkel daha kötü dil konuşuyoruz ve bunu bir o kadar kötü tonlama ile çevirmeye çalışıyoruz ! Sunan yada gezen program yapımcıları nasıl ve nereden gelmişler ve kimler bunları seçmiş inanın düşünmek bile istemiyorum, sinirlerim kalkıyor ! Yokmu etrafta daha düzgün konuşan ve bu programları sunabilecek olan ??? Birde düşününkü bu ilkel ‘’Cin Ali’’ serisinden çıkma ingilizce cümlelerle biz Türkiyeden geldik , Türkish falan diyerek bizleride oralarda temsil ediyorlar ! Demez mi elin yabancısı bizimkiler için ‘’ Bir program ekibi geldi, sadece ‘’ ooo very nice, merci, thank you, delicious mmmm, have a good day’’ diyebiliyor bunlar ! Birde daha samimi olsunlar diye konuşmaya, iletişim kurmaya çalıştıkları insanları elleriyle sırt sıvazlamalar, hani samimiyet kurma halleri gerçekten görmeye değer. Daha sonra ise ; gördüğünüz gibi gerçekten konuşkan, samimi insanlar gibisinden açıklama yapıp olayı geçiştirme halleri ise daha acı verici, ama bir o kadarda komik.
Hey maşallah , ne diyelim 2012 senesinde bu seviye gerçekten ilgi duyulacak cinsten. İnsanlar boşuna eğitim alıyor, dil öğreniyor , okullara gidiyor ki televizyon yada medyada görev alsınlar diye anladığım. Elimizi sürdüğümüz yer patlıyor inanın... Sizlere tavsiyem haftasonu sinirlerinizi aldırın ve biraz olsun bu dediğim programları izlemeyi deneyin ama sinirlenmeden derin nefes alarak.
Herkese iyi haftalar olsun.
Haydin talk to you later !
26 Mart 2012 Pazartesi
16 Mart 2012 Cuma
Masanobu Sato
Dünya mastürbasyon şampiyonu, Tokyolu Masanobu Sato neredeyse 10 saatle 'dünyanın en uzun süreli mastürbasyon yapan adamı' unvanının sahibi...
Alanında iki kez dünya şampiyonu olan Sato, her sabah güne başlarken 2 saat boyunca mastürbasyon yapıyor. Bu süreçte arkadaşı ise ona aldırmadan günlük ev işleriyle ilgileniyor.
'BU İŞE ÇOK EMEK VERİYOR' Erkek arkadaşına zaman tutarak da yardımcı olan genç kadın, "Bu işe çok emek veriyor ama benim de kendi hobilerim var" diyor.

Evet ne dersiniz ? Adam uyanıyor ve sabahleyin eline alıyor takılıyor , kız arkadaşı ise temizlik, alışveriş kahvaltı hazırlıyor sonra ise ‘’ Sato hayatım haydi elini yıka kahvaltıya gel ‘’ mi diyor ?Bu ne yahu !
Acaba hangi elle yapıyor ? Kol kasları arasında fark olmuştur sanırım , sağ kol kalın sol kol ince gibi ? hey allahım sen aklıma mukayet ol...Hiç gülesim yoktu, ofisten bir arkadaşım yolladı cuma neşesi yerine okuduk.
Kız ama iyi niyetli ne demiş ‘’ Bu işe çok emek veriyor’’ yada el emeği göz nuru misali. Çocukta başarı getiren teknikleri basına detayları ile anlatmış.
Yazdıkça gülüyorum gerçekten, tuhaf değil mi ? yoksa benmi garip düşünüyorum , geri kafalı oldum ben yahu daha modern gözle bakmam gerek sanırım. Normal hemde çok normal olmalı, San Francisco için kesinlikle çok normal ondan eminim az çok iyi bildiğim bir şehirdir birazda zaman geçirdiğim diyelim.
En güzeli verilen kupa, ödül yada herneyse , taş gibi el !
Herkese iyi haftasonları...
Haydin talk to you later !
Alanında iki kez dünya şampiyonu olan Sato, her sabah güne başlarken 2 saat boyunca mastürbasyon yapıyor. Bu süreçte arkadaşı ise ona aldırmadan günlük ev işleriyle ilgileniyor.
'BU İŞE ÇOK EMEK VERİYOR' Erkek arkadaşına zaman tutarak da yardımcı olan genç kadın, "Bu işe çok emek veriyor ama benim de kendi hobilerim var" diyor.

Evet ne dersiniz ? Adam uyanıyor ve sabahleyin eline alıyor takılıyor , kız arkadaşı ise temizlik, alışveriş kahvaltı hazırlıyor sonra ise ‘’ Sato hayatım haydi elini yıka kahvaltıya gel ‘’ mi diyor ?Bu ne yahu !
Acaba hangi elle yapıyor ? Kol kasları arasında fark olmuştur sanırım , sağ kol kalın sol kol ince gibi ? hey allahım sen aklıma mukayet ol...Hiç gülesim yoktu, ofisten bir arkadaşım yolladı cuma neşesi yerine okuduk.
Kız ama iyi niyetli ne demiş ‘’ Bu işe çok emek veriyor’’ yada el emeği göz nuru misali. Çocukta başarı getiren teknikleri basına detayları ile anlatmış.
Yazdıkça gülüyorum gerçekten, tuhaf değil mi ? yoksa benmi garip düşünüyorum , geri kafalı oldum ben yahu daha modern gözle bakmam gerek sanırım. Normal hemde çok normal olmalı, San Francisco için kesinlikle çok normal ondan eminim az çok iyi bildiğim bir şehirdir birazda zaman geçirdiğim diyelim.
En güzeli verilen kupa, ödül yada herneyse , taş gibi el !
Herkese iyi haftasonları...
Haydin talk to you later !
15 Mart 2012 Perşembe
Güneş
Herkese Merhaba,
Her sabah olduğu gibi işe gelirken gündemdekiler, olaylar , kavga , patırtı ile geçen haberleri dinliyorum ve enson ‘’Havayı Koklayan Adam’’ dan hava durumu ile güne başlamış oluyorum. Arkadaş bugun için bile Marmaraya Kar dediler ! Mart ortası ve bu sene kış bitmeyecek gibi, dışarısı karanlık sanki sabah 06h30 ve İskandinav ülkelerinin birinde yaşıyormuşuz havası var.

Evet ömrümün 20li yaşları ve 3 sene kadarda 30 lı yaşlarını soğuk, kış mevsiminin 5 ay sürdüğü, kar ve eksi 20 derecenin Ocak ayı sabitlenmişcesine olduğu bir ülkede yaşadım, büyüdüm ama söz konusu İstanbul olunca Mart ortası ve kar artık YETER dedirtiyor.
Güneşli havada uzun uzun yürümek , güneşin verdği enerjiyi hissetmek istiyorum. Bu sene sanki daha az enerjim var, acaba hastamıyım ?? psikolojisinden ve kasvetten kurtulup sabah ışıkla uyanmak istiyorum, çok mu ?
Neyse sizleride bunaltmadan, inceden konuyu kapatıp herkese hayırlı traşlar diliyorum.
Haydin talk to you later !
Her sabah olduğu gibi işe gelirken gündemdekiler, olaylar , kavga , patırtı ile geçen haberleri dinliyorum ve enson ‘’Havayı Koklayan Adam’’ dan hava durumu ile güne başlamış oluyorum. Arkadaş bugun için bile Marmaraya Kar dediler ! Mart ortası ve bu sene kış bitmeyecek gibi, dışarısı karanlık sanki sabah 06h30 ve İskandinav ülkelerinin birinde yaşıyormuşuz havası var.

Evet ömrümün 20li yaşları ve 3 sene kadarda 30 lı yaşlarını soğuk, kış mevsiminin 5 ay sürdüğü, kar ve eksi 20 derecenin Ocak ayı sabitlenmişcesine olduğu bir ülkede yaşadım, büyüdüm ama söz konusu İstanbul olunca Mart ortası ve kar artık YETER dedirtiyor.
Güneşli havada uzun uzun yürümek , güneşin verdği enerjiyi hissetmek istiyorum. Bu sene sanki daha az enerjim var, acaba hastamıyım ?? psikolojisinden ve kasvetten kurtulup sabah ışıkla uyanmak istiyorum, çok mu ?
Neyse sizleride bunaltmadan, inceden konuyu kapatıp herkese hayırlı traşlar diliyorum.
Haydin talk to you later !
9 Mart 2012 Cuma
Özenti mi...
Herkese Merhaba,
Özenmeye devam ediyoruz yada taklitte sınır tanımıyoruz, aslında taklitte sınır tanımıyoruz gibi ama yorum tabiki sizlerin.
Yeni album çalışmaları için İngiltere yada diğer Avrupa ülkelerine gidip stüdyo çalışmaları yapmalar daha sonra biraz kaldıkları bölgeninde etkisinde kalıp kılık kıyafette ince ayar, basın tabiri ile yeni imaj ve piyasa yeniden giriş.
Nedir bu sizce ? Arayış mı ? Yoksa kim olduğunu çözemeyip etrafı etkilemeye çalışma hastalığı mı ? yada taklit, özenti vb davranış bozukluğumu...İnanın bana Londra’da görmediğim kadar Londra kılıklı tiplere rastlar oldum İstanbul’da ve inanılmaz komik gelmeye başladı bana. Diyebilirsiniz ki ‘’ Hey sen ne zaman, ne ara yada en son Londra da bulundun ?’’ Hemen cevabımda hazır sanırım ayda bir kez Londra ve Brukselde oluyorum ve gördüklerimi güncel olarak mukayese edebiliyorum.
Bunun tam tersi olarak elinde Osmanlı Turası yüzükler ve yaka bağır açık , göğüs kılları meydanda dolanan, tek düze sanki tornadan çıkmışcasına gezenlerede gülmüyor değilim...Hepsi aynı mı olur yahu ! Kısa saç, krirli sakal, yaka ilk 3 düğme açık ve yüzük...Bunuda ayrı bir gün detaylandırmak gerek...
Tabiki yeni duruma ve yeniliklere adapte olmak, entegrasyon önemli ancak ‘’Kopyala-Yapıştır’’ yapmamak gerek diye düşünüyorum.
Neydi esas konu , albüm hazırlığı hemide Avrupada ! Yahu gülüyorum sürekli, İstanbuldaki stüdyolara kıran geldi, ses sistemleri patladı da Avrupa’da album yapalım deniyor. Güzel , hoş ama yurt dışında yapılıp gelince arada ne fark oluyor ? Rock star falan mı olunuyor yada sihirli değnek ile herşey dahamı farklı oluyor...Uzerine tüy dikiyorlar herhalde...
Sanırım bahar geç geldi hatta gelmeye çalışıyorda bende biraz gerginlik yada hassaslık başladı, havalar ısınınca bu kadar detay gözüme batmayacaktır...
Haydin talk to you later!
Özenmeye devam ediyoruz yada taklitte sınır tanımıyoruz, aslında taklitte sınır tanımıyoruz gibi ama yorum tabiki sizlerin.
Yeni album çalışmaları için İngiltere yada diğer Avrupa ülkelerine gidip stüdyo çalışmaları yapmalar daha sonra biraz kaldıkları bölgeninde etkisinde kalıp kılık kıyafette ince ayar, basın tabiri ile yeni imaj ve piyasa yeniden giriş.
Nedir bu sizce ? Arayış mı ? Yoksa kim olduğunu çözemeyip etrafı etkilemeye çalışma hastalığı mı ? yada taklit, özenti vb davranış bozukluğumu...İnanın bana Londra’da görmediğim kadar Londra kılıklı tiplere rastlar oldum İstanbul’da ve inanılmaz komik gelmeye başladı bana. Diyebilirsiniz ki ‘’ Hey sen ne zaman, ne ara yada en son Londra da bulundun ?’’ Hemen cevabımda hazır sanırım ayda bir kez Londra ve Brukselde oluyorum ve gördüklerimi güncel olarak mukayese edebiliyorum.
Bunun tam tersi olarak elinde Osmanlı Turası yüzükler ve yaka bağır açık , göğüs kılları meydanda dolanan, tek düze sanki tornadan çıkmışcasına gezenlerede gülmüyor değilim...Hepsi aynı mı olur yahu ! Kısa saç, krirli sakal, yaka ilk 3 düğme açık ve yüzük...Bunuda ayrı bir gün detaylandırmak gerek...
Tabiki yeni duruma ve yeniliklere adapte olmak, entegrasyon önemli ancak ‘’Kopyala-Yapıştır’’ yapmamak gerek diye düşünüyorum.

Sanırım bahar geç geldi hatta gelmeye çalışıyorda bende biraz gerginlik yada hassaslık başladı, havalar ısınınca bu kadar detay gözüme batmayacaktır...
Haydin talk to you later!
Kaydol:
Yorumlar (Atom)