8 Haziran 2010 Salı

Uçak Yolculuğu !!!

İkinci yazı ve ikinci hikaye diyelim, kurban bayramı arefesi iş için Paris dönüşümde THY uçağının 10 saat rötar yapması ile başladı. Herşey harikaydı, toplantı ve toplantı sonrası Paris gezmesi, monşer modelleri , şarap, peynir derken Istanbul’a dönme zamanı gelmişti.

Hava alanında öğrendik ki uçak 2 saat rötarlı, eh normaldir dedik ve beklemeye devam ettik ancak her 2 saatte bir, yeni bir anons yeni 2 saatlerin eklenmesi ile 10 saati bulduk. Sanırım 3 yada 4 kez sıkıntıdan gümrük/pasaport polisinden giriş – çıkış yaptık. Daha sonra bize söylenen ise; sisten dolayı uçakların inememesi ve THY uçağının zorunlu Belçikaya iniş yapması ancak tuhaf olan ise diğer uçak şirketlerinin takır takır havalanıp yollarına devam etmesiydi.

Neyse efendim bizlere yemek vereceklerini söylediler, indik Paris CDG havaalanındaki zemin kattaki restaurantların oraya. Tavuk ızgara, patates tava ve içecek dediler ve servise başladılar. Ancak olayın zortladığı an ise ; Bir grup takunyalının bu tavuk etleri helal kesim mi ?!! diye sormalarından başladı. Ulan tavuğun helal kesimimi olur yahu olduk. Arkadaşlarımla göz göze geldik ve gözlerimizle ‘’ Eyvaaahhh nereye düştük biz ‘’ oluşumuzdu. Daha sonra bir kısım halk imza toplayıp THY yi basına şikayet edelim dediler, işte o anda gerçekten yeni bir zortlama daha geldi takunyalılardan ki ; ‘’ Biz haber ettik merak etmeyin, zaman gazetesine !! ‘’ o anda bu bir şaka olsa gerek olduk. Zaten THY yönetimi ve ekibinin özünde ne olduklarını bilmeyen kalmadığı gibi şikayet edilen basın kurumu ise ‘’ Zaman Gazetesi’’ yani kimi kime şikayet ediyorlar yada bizi toptan kafaya alıyorlar diye düşündük, yada hepsi bir kamera şakasıydı.

Haliyle restauranttan çıktık ve üst kata bira içmeye gidelim dedik, günün geriye kalan 7 saatini bira içerek geçirdik ve nerdeyiz biz, ne yapıyoruz diye düşünmeye başlayıp ağlancak halimize gülmeye başladık.
Neyse gecenin bir yarısına yakın saatlerde uçağa bindik ve Istanbul’a daha uçağın tekerlekleri değmeden, uçak içinde valizlerini alanlar, dolaşanlar, birbirlerine gel gel diye seslenenler, cep telefonu ile konuşanlar ne ararsanız mevcuttu. Sanırsınız ki tahtakalede tezgahlar arasında yürüyorsunuz ! Uyarı anonsları falan nafile hatta hostese fırça atanlar bile vardı, yanımdaki arkadaşım kaza ile birsini uyarmak istedi sakin bir şekilde ama gelen cevap direk olarak nasıl uyumsuz ve yol yordam bilmeyen geniş bir kitleye sahip olduğumuzu onaylarcasınaydı ‘’ Sus be ! Dışarda görüşürüz bak daha fazla konuşursan ‘’ Buyrun size cevap !

Dunyanın sayılı şirketlerinden birisi olarak gösterilen THY ve son 3 yılda düştüğü durum !

Diyebilirsiniz ki ; belki insanlar bunaldı 10 saat rötardan anlarım ama uçak inmeden gezenleri ve pazarcı edasıyla bağıranlara ancak Paris çağında rastlayabilirsiniz.

Neyse biz bu durumu şikayet formu ve diğer yollarla telefon, email ne varsa bildirmeye çalıştık ancak ne geri dönen ne de tınlayan oldu ! İşte size örnek şirket yönetimi acaba bunların kılavuzu kim derseniz cevap zor olmayacaktır sanırım...

Haydin talk to you later !

1 yorum:

  1. Uçaklar artık Harem - Gebze dolmuşu gibi olmuş.

    Her durakta durmak yerine rötara bağlıyor. Birde çuvallar eksik. :)

    YanıtlaSil